hemle

Hasan BARIN-KADINLAR GÜNÜ

Tarix:8-03-2022, 14:16
Baxış Sayı:239

Hasan Barın
Kadınlar Günü


Şehit annelerine, savaş gazisi bacılarıma, tün kadınlara ithafen;

Kadın denilince beynimde cağrışım yapan anne kelimesidir!

Prof Leo Buscaglia sınıfa girer, öğrencileriyle kısa süreli hal hatır sorma girişgahından sonra, öğrencilerinin, anlatıklarını beyninde canlandırmasını isteyerek derse başlar:
“Bir insan düşünün, acıkıyor ağlıyor, canı sıkılınca ağlıyor, tuvalet ihtiyacı olduğunda tuvaleti hiç kullanmıyor, hemen oracıkta tuvalet ihtiyacını gideriyor. Gecenin bir yarısında uyanıp, ağlayıp sızlayarak sizi sabaha kadar uyutmuyor, ortalığı kırıp döküyor, konuşarak anlatma, bir orta yol bulmak, sorunu çözüme ulaştırma gibi bir derdi yok, dediği olmadı mı, oluncaya kadar terör estiriyor. Şimdi bana cevap verin, böyle bir insanı sever misiniz?”

Öğrencilerin hepsi de, tabiki hayır diye cevap verir.

Beklediği hayır cevabını alan Leo Buscaglia, “bu dediğimden benim evde bir tane var, altı aylık kızım diye cevap verir, bunların hepsini yapmasına rağmen ben de eşimde onu çok seviyoruz. Ben arada onun yanından uzaklaşıyorum ama eşim bu yaptıklarına sürekli maruz kalıyor, işin garip tarafı, çocuğumuzu o benden daha çok seviyor.”
Buscagia’nın bu ansısını okuduğumda da aynı şeyi düşünmüştüm: Analık ne garip şey.
Kendi hayatını bir kenara bırakarak, başkasına ait hayatı yaşayarak, kendi hayatını yaşıyormuş gibi yaparak yaşamak!
Bir Biyoloğun; “bir canlının esas amacı kendine benzeyen varlıklar dünyaya getirmektir, bunu gerçekleştirdiğinde biyolojikman ölmüştür” sözünü doğrular; bir filozofun ise, “bir insan nasıl olurda kendinden başkasını sever” sözünü yalanlar tarzda bir yaşam.
Uzmanlar, orta yaş seviyesine gelmiş bir insanın bile, fiziki, ruhsal gücün; zeka seviyesinin, hastalıklara karşı direncin, bebeklik zamanında aldığı ana sütüyle bağlantısı olduğunu söylüyor.
Yani, bebekken aldığımız doğal doping taa ölünceye kadar etkili.
Kim bilir belki öldükten sonra da etkili olacağız!
Ölüm deyince, ölüp gömüldükten sonra bile öldüğümüzü bize haber veren imam, mezarımızın başında babamızın adıyla değil, anamızın adıyla bizlere seslenecek.
Güç ve dayanıklılık mı;
Erkek üstün cinsiyettir diye övünsekte; araştırmalar, kadının sabır, acı, hastalık eşiğinin erkeklerinkinden daha üstün olduğunu söylüyor.
Ne demiş filozof; Dünya’yı erkekler yönetir, erkekleri ise kadınlar!

Peki, bu mantıkla Dünya’yı esas yönetenler kim oluyor!
Gezegenimiz Dünya’ya gelen erkeğin ismi bile, kadın vesilesiyle anılmıyor mu?
Adem Babamızın ismini, Havva Anamızın Dünya’ya getirdiği nesiller olmasa anılıyor olur muyduk?
Bilimsel deney gereği; en fazla iki yaşındaki çocuk, ses geçirmeyen aynı renge boyanmış, içeriye, kamera ve hoparlörlerin gizlenmiş olduğu bir odaya, annesi tarafından bırakılıp kapı kapatılıyor.
Yalnız kalan çocuk, kısa süre sonra huzursuzlanıp ağlamaya başlıyor. Diğer odada bulunan annenin kalbine mikrofon yaklaştırılarak, kalp atışları hazırlanan düzenekten çocuğun yalnız kaldığı odadaki hoparlörine veriliyor. Panikleyip, ağlayan çocuk, anne karnından dokuz ay alışık olan sesi duyunca; önce paniği, sonra ağlaması kesilip, gülümsemeye başlıyor.
Bu deney birden fazla çocukta kullanılır, her seferinde aynı sonucu veriyor.
Bir insan 2.5 tonluk yükü kaldırabilir mi?
O insan anne ise, çocuğu, 2.5 tonluk arabanın altında kalmışsa kaldırır!
Kaldırmışta!

Annenin insanüstü bir varlık olduğunu açıklayacak o kadar çok bilimsel örnek var ki; yazmakla bitmez.
Gerçekte olsa, çok acı örnek olacak ama;
Çok sevdiği aylarca vücudunda taşıdığı varlığı toprağa verip; bağrına taş basıp o acıyla yıllarca yaşayacak kadar güçte olan da anne!
Ananın bilmem kaç sene önce emzirdiği sütü helal etmem demesinin sözlü silah olarak etki derecesi; babanın, babalık hakkımı helal etmem demesinden daha etkilidir.
Hiç düşündünüz mü?



Peki biz anneye neden bu kadar bağlıyız!
Bir sebebi yukardaki örneklendirdiğim dokuz aylık etkileşim haricinde;
Doğar doğmaz en çok hoşumuza giden, en çok güvende olduğumuz anlar annemizle beraber olduğumuz anlardır.
Yürümeye başlayınca annemiz nereye giderse küçük bir gölge gibi biz de oraya gideriz.
Bize en çok dokunan annemizdir. Daha yürüme esnasında elimizden tutar, sever.
Bakın, dikkat edin en çok babamızdan değil annemizden şamar yemişizdir. Hatta şamar menzilinden uzaklaştığımızda, daha uzun menzile sahip terlik, süpürge gibi daha teknolojik silahlarını kullanır.

Kaçışınız yoktur; öyle ya da böyle hoşunuza gidecek veya gitmeyecek şekilde ne yapar yapar yavrusuna dokunur.
Bu dokunmalar da anneye bağlılığımızı arttırır.
En azından ben de öyle oldu:
Vursun diye yaptığım şımarıklığıma dayanamayıp haklı olarak attığı tokatın, elleriyle yanağımın simetrisinin orantısız olmasından kaynaklı; yanağımla eli arasında sıkışan havanın kurtulma esnasındaki çıkardığı sesi bana ninni gibi gelir.
Daha düne kadar tokat menzilinden uzaklaşınca, menzil ve etki gücü daha teknolojik olan attığı ama isabet ettiremediği terliği alıp ona vererek: “Bak şimdi tekrar yerime geçiyorum, bu kez daha iyi nişan alarak dikkatli at” deyip bol şans diledikten sonra bunu isabetli defalarca tekrarladığımı gülümseyerek hatırlıyorum.
Bir baba evlenecek kızına mektup yazar, mektubu sık sık oku diye de kızına tembihler. Mektupta üç öğüt vardır, bu öğütlerden birincisi:
Sakın eşin annesiyle kavga etse bile eşinden yana olma, hep annesini savun, iyi niyetli de olsa annesini eleştirme. Anne bir erkeğin ilk aşkı ve yaşayan en kutsal değeridir, o esnada seni hoş görebilir ama ilerde ilk aşkına, en kutsal değerine saldırı olarak algılar; bu saldırıyı da kötü duygu olarak besleyip, potansiyel silah olarak en yakın zamanda kullanmak için saklar.
Bu da, evlenecek olan kızlarıma benden bir hatırlatma olsun.
Anne kelimesi anlam olarak evrilerek yaşamımızda her şeyin başlangıcı, en önemli yer anlamını da almıştır: Anayurt, anayol, ana fikir, topraklarımızın en çok bölümünün yer aldığı Anadolu gibi.

Anne denilince yazılacak o kadar çok şey var ki, kitaplar yetmez!
Yetmemişte!
Özellikle canlarını vatan toprağı için vatan toprağına veren hakkı kesinlikle ödenmeyecek analarımızın, ölümü hiçe sayarak cephede savaşan Hanım Gazilerimizin gününü kutlar her birerinin ellerinden öper; vefat etmiş bütün annelere Rabbim’den rahmet niyaz eder;
Bütün, kadınların, annelerin, anne adaylarının kadınlar gününü kutlarım.
Sağlık, huzur, saygı anne kokusu tadında kalın!

Digər xəbərlər
15:19 Siyəzəndə gənclər üçün təlim baş tutub
10:22 Köklük, piylənmə 13 növ xərçəng riskini artırır - Siyahı
10:21 Paşinyanın Bakıya bu “güzəşti” hiylədir – Moskvadan baxış
10:18 Ermənistana silah daşınır – MN narahatdır, çağırış etdi
10:17 Türkiyə Bakıya böhtan atan jurnalisti qovdu
10:15 Rusiya 20 dəqiqəyə 4 ölkəni MƏHV EDƏ BİLƏR
10:13 Leysan, külək, qar - Bu günün HAVASI
10:12 Tənhalıq ciddi fəsadlara yol açırmış...