hemle

Uygurların çığlığını Türk Dünyası neden duymuyor?

Tarix:30-04-2020, 21:42
Baxış Sayı:1 022

Yücel Tanay(*)

Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip gibi ünlü Türk düşünürlerin doğup büyüdükleri yer olan ve aynı zamanda Türklerin tarihi anavatanı olan bu bölge 1949 yılından beri Çin’in işgali altındadır.Uygur Türklerinin yaşadığı bu coğrafya Tonyukuk’un, Kül Tigin’in, Bilge Kağan’ın taşlara tarih kazıdığı, yeryüzündeki bütün Türklerin köklerinin uzandığı bir bölge olduğunu Türk Dünyası unutmuş gibi gözüküyor..

Doğu Türkistan’da yaşanan Çin zulmü son yıllarda uluslararası boyut kazanmıştır. Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da uyguladığı baskı, izolasyon ve ayrımcılık bütün dünyanın gözü önünde pervasızca sergilenmektedir. Yaşananlara Türk dünyası sessiz kalmaktadır.Yoksa Türklük toptan imha mı edildi? Türk dünyası diye bir Dünya yok mu?

Dünyanın demokratık İnsan haklarına duyarlı ülkelerinden Fransa ve Almanya, Cenevre’deki Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi toplantısında Doğu Türkistan’daki baskıları dile getirmeleri Fransa ve Almanya’nın yanı sıra Birleşik Krallık, Kanada, Finlandiya ve Avrupa Birliği temsilcileri Çin’in toplama kamplarını derhal kapatması gerektiğini dile getirip, kamplarının derhal kapatması gerektiğini dile getirmeleri umut vericidir. Modern Kazak Türkleri tarihinin en önemli simalarından biri olan Mustafa Çokay’’ Her Türk’ün iki vatanı vardır: Birincisi kendi doğduğu topraklar, ikincisi Türkiye’dir. sözleri Dünya Türklüğünün Türkiyeye verdiği önemi anlatması bakımından Çok önemli olmasına rağmen Türkiye’de hükümette bulunanların Uygurlara karşı yapılan zulme sessiz kalması, milyonlarca suçsuz insanın tutulduğu İnsanlık dışı Nazi Toplama kamplarının kapatılması için Çini kınamaması Türk Dünyasında hayal kırıklığına yol açmış, prestijini yerle bir etmiştır.

Çin Batı Türkistandaki Türk yurtlarının Doğu Türkistan davasına desteklerini kesmek için onlarla stratejik ortaklık adı altında..anlaşmalar imzalayıp. kasıtlı olarak” borçlandırarak “borç tuzağı” politikası uygulayarak ,borçlarını ödeyemeyecek durumda kalan devletlerin çeşitli varlıklarına, ekonomik ve siyasi bağımsızlıklarına en basit ifadeyle ipotek koyuyor. Bu politikanın gayesi Doğu Türkistanlı özgürlük savaşçılarına lojistik desteği keserek, Türk Cumhuriyetlerini Çinin bir kolonisi yapma amacı taşıyor.

Batı Türkistandakı Türk cumhuriyetlerinin liderlerinin çoğu Rus Avrasyacısı,Rusya ile Çinin ortaklaşa kurduğu ŞİÖ(Şangay işbirliği örgütü) üyesi Çin bu ülkelerle imzaladığı anlaşmalarla Batı Türkistandakı Türk cumhuriyetlerine sığınan Uygur Türkü özgürlük savaşcısını Çine iade ettiler.

Çin Sovyet döneminden sonra Batı Türkistandakı beş ülke ile de “stratejik ortaklık” anlaşması imzaladı.

Çinin en etkili olduğu Türk cumhuriyetlerinden Kazakistan’da Doğu Türkistanlı Uygur ve Kazakların haklarını savunan Atayurt (Atajurt) isimli insan hakları örgütünün lideri Serikcan Bilaş gözaltına alınıp,işkence görüp,tutuklamıştı. tutuklanma nedeni Çin Nazı kamplarına karşı yürüttüğü eylemlerin yanı sıra Kazak veUygur Türklerine (toplama) kamplarındaki diğer Müslümanlara yönelik desteğiyle doğrudan bağlantılıydı. Ayrıca Kazakistanın Çin ile ilişkilerini bozmak için eylemlerde bulunmakla suçlanmıştı.

Kazakistan Çin emperyalizmine hizmet eden Mankurt STklarla dolu, bunlar:Kazakistan Devlet Başkanlığına bağlı Dünyadaki Kazaklarının birlikteliğini sağlayacak 2 uluslararası dernek var, yani bizim Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının muadili.

Biri Otandastar “Vatandaşlar”, diğeri Kaumdastık “Dünya Kazak Birliği”

Aşağıdaki foto Otandastar derneğinin toplantısından, toplantıdaki kişiler Kazak düşmanları Çin’in Kazakistan’daki yayılmacı politikasına ve algı operasyonlarına hizmet eden Jebeü vakfı (Çin dıasporaları vakfı) başkanı Ömarali Adilbek ve Duken Masimhan, diğer dernek Kaumdastık “Dünya Kazak Birliği”nin genel sekreteri Zautbek Turısbek ve Rahim Ayıpoğlu.

Bu dört hainin ortak özellikleri, Çin dıasporalarının vakfıyız diyen Jebeü üyeleri olmaları. Çin komünist partisi Kazakistan bağımsızlığını ilan ettiği 1991 yılından beri iktidara paralel yapılanıyor. Buradaki kadroları Çin komünist partisinin Kazak bölgesinden gönderdiği hain mankurtları.

Bu hainlerle Türkiye ve Avrupa’daki Doğu Türkistan KazakTürkleri’nin STK’ları programlar tertipliyorlar, bunların tamamının ortak özelliğiyse, Çin’in tezlerini savunmaları ve Çin’in 4 yıldır Doğu Türkistan’daki soydaş ve dindaşlarımıza uygulamakta olduğu insanlık dışı Nazi toplama ve çalışma kamplarını görmezden gelip sessiz kalmaları.

Bu hainlerin tümünü Çin’in Kazakistan’daki Asay şirketi finanse ediyor, Türkiye ve Avrupa bağlantısını Serik haini koordine ediyor. Asay şirketi kendisinde 11 yıl finans bölümünde çalışan ve kara para trafiğini çok iyi bilen Doğu Türkistanlı Kazak kızı Saltanat Kusman’ı susturmak için komplo kurup yargılatan şirket.

Kırgızistan’da hükümetler Çinle ilişkileri geliştirme yanlısı olsa’da halkta Çinlilere karşı büyük bir nefret vardır.Aralık 2018’de 40 Çoro (40 Batır) adlı sivil toplum hareketinin organizasyonu ile gençler başkent Bişkek’te Çin büyükelçiliği, Çin şirketlerinin ofisleri ve Hükümet Konağı önünde günlerce protestolar yaptı. Ülkedeki Çinlilerin (işçiler, talebeler ve ticaret yapanlar) gayriahlaki davranışlarındaki artış ve fesadın yayılması suçlamaları ile sokağa dökülen insanlar, ülkedeki işsizlik ve yoksulluğa rağmen çok sayıda Çinli işçinin inşaat ve sanayi tesislerinde çalışmasına izin verilmesine tepki göstermişti.Çin Komünist Partisi’nin ve hükümetinin Doğu Türkistandaki “Nazı kamplardaki asimilasyon politikası, Kırgızista’nda büyük yankı uyandırıp,Kırgızların Çine olan nefretini artırmıştır.

Türkiye’ye, dünyanın bütün Türkleri, Türklüğün kabesi gibi bakıyor.Uygurlarda öyle ;ama Uygurlara uygulanan baskılar büyük ölçüde Batı tarafından eleştiriliyor. bir kaç yıl öncesine kadar Türkiye Uygurlardan yana tavır alıyordu. Hatta Erdoğan 2009 yılında bir soykırımdan söz etmişti. Erdoğan Uygurların bağımsızlık hareketini uzun süre desteklemiş, siyasi liderlerini Türkiye’ye kabul etmiş, iltica hakkı tanımış ve siyasi faaliyet göstermelerine izin vermişti. Bu Erdoğan için pantürkizmin ya da ümmetçiliğin ve Uygurların koruyucusu olmanın bir gereğiydi. Bu tamamıyla değişti. Türk dışişleri bakanı 2017’de sürgündeki Uygurlara karşı sertleşme mesajı verdi. Artık günümüzde Uygurların gösteri ve siyasi faaliyetlerine kısıtlama getirilmiş,Türkiyede Çinle bağlantılı dernekler ve kişilerle ilgili yazılar yazan aktıvıstler hakkında olur olmaz davayla ilgisi olmayan hakaret davaları açılıyor.Açıktan olmasa da hükümet içinde bir Çin lobisinin ağırlığı olduğu gözleniyor.

Bir çok Uygur derneği yönetici ve aydını soruşturma geçirdi haklarında dava açıldı. Çinci Aydınlık gazetesi tarafından hedef gösterildi, Bir Uygur aydını olan Mirkamil Kaşgarlı’ Çin yalakası Aydınlık gazetesi tarafından hedef gösterilmişti.

Ayrıca ben Türkiye Türkü Doğu Türkistan davası savunucu olarak Çin İşkadınlar Derneğini ‘’Doğu Türkistanlıların Kanı üzerinden Ticaret Yapan Çin işkadınları Derneği’’ adlı yazımdan dolayı dernek başkanı Doğu Türkistan Vakfı bursuyla Türkiye’de okuyan 2010 yılın’da Türkiye vatandaşı Mevlüde Aziz Resmi belgelerde ismi ( Maolıden Aızızı) olduğunu sonradan öğrendiğim bu kadının şikayetiyle dava açıldı. Mahkeme burslu okuyan Şirket ve dernek kuran bu kadının para kaynağını nereden buldu diye ve Türk vatandaşı olmasına rağmen Çin konsolosluğunun Tüm organizasyonlarını yapanın Çin derin devletiyle ilişkisi nedir diye araştırmak yerine ,bir yazı üzerinden hakaret davası açması çok düşündürücüdür.

Türkiye’de mahkemelerın aktıvıstler hakkında dava açmak yerine bence sorgulaması gereken Türk vatandaşı olupta, Çin Halk Siyası Danışma Konferansı üyesi olanları sorgulamasıdır. Komünist ülkelerde çifte vatandaşlık yokken…

Türkiye’de Çinci Maocu olarak bilinen Vatan Partisi Çin yalanlarını Papağan gibi tekrarlamaktan başka bir gücü yoktur. Kaç yıldır. Siyası faaliyette bulunmasına rağmen, Türk Milleti bu partiye asla güvenmemiştır. Bu aldığı oylardan bellidir. Türkiye’nin hiç bir yerinde ne Vekil çıkarabilmiş, ne belediye alabilmiş, ne, İl genel meclis üyesi ne de Belediye meclis üyesi..Bu Parti adeta Bir Çin tarikatı görünümündedir. Üyeleri Tarikat müritleri gibi hareket edip,Genel Başkanlarının her söylediklerine biat etmektedirler.

Türkiyede Çinin yalanlarını pazarlayan Çin’in Türkiye’deki maşası olan Doğu Perinçek ve ona bağlı ekibin çıkardığı adı “Aydınlık” kendisi karanlık paçavranın yalanlarına inananlar var. Onlar, “Amerika sahip çıkıyorsa Çin haklıdır” gibi ahlâki, vicdani hiçbir haklı tarafı olmayan mazeretler üreterek Doğu Türkistan davasının yılmaz savunucularını Fetöcülükle CİA ajanı olmakla suçluyorlar. 15 Temmuz başarısız FETÖ darbesinden sonra Türkiye’ye ilk destek mesajı Çin devletinden gelmesi düşündürücüdür.. Halbuki Çinin resmi haber ajansı Xinhua Haber Ajansı’nın, AA ve DHA gibi Türkiye’nin önde gelen haber ajanslarıyla değil de FETÖ’nün Cihan haber ajansıyla çalışmayı tercih etmişti.

Fetöcü Cihan Haber Ajansı (Cihan) ile dünyaca ünlü Çin devlet ajansı Xinhua arasında işbirliği anlaşması imzalamıştı.

FETÖ’nün Çin İstihbaratı ile de iç içe çalıştığı bir gerçektir. Gerek Çin İstihbaratı ile gerekse iş dünyası ile çok koyu ilişkiler içerisine geren FETÖ’nün Çin’deki faaliyetleri 15 Temmuz sonrasındaki tarihi hezimetleyle son bulmuş. Bu ortaklığın terör örgütünün borazanı olarak bilinen Cihan’a kayyum atanmasıyla sonlandırmıştır.

Çin’in asıl amacı FETÖ ile seneler süren kirli işbirliği ortaya çıkmadan, bu tür ucuz manevralarla günah çıkartmak ve en önemlisi Türkiye’nin Batı ile arasında yaşanan gerginliği ve iç sorunlarının artmasını fırsat bilerek, işgal altında tutuğu Doğu Türkistan’daki zulümlerin üzerini örtmek için Türkiye’deki Çin paralel yapılanmasının elemanları Doğu Türkistan bağımsızlık hareketini CIA, ABD- Fetö destekli bir hareket algısı oluşturmaya çalışarak, Çin-Fetö ilişkilerini gizlemek telaşına düşüp, bu kirli ilişkilerin açığa çıkmaması için Çin Devlet Radyosu CRI, Doğu Türkistan’a en güçlü desteği veren Türkiye’de CRI TÜRK adıyla ‘Türkçe’ olarak yayın yapmaya başladı.

Türkiye’de Çin büyükelçiliğinin güdümünde kurulan ve adeta Çin’in Türkiye’deki lobisi netliliği taşıyan, Ankara merkezli Fetöcü ”Türkiye – Çin Dostluk Vakfı” ile ”Türk — Çin Sanayici ve İşadamları Dostluk ve Dayanışma Derneği” ön plana çıkmaktadır. Bugün internetten yayını sonlandırılan FETÖ bağlantılı Çin vakfı ve Çin Derneğinin kurumsal internet sayfası incelendiğinde, faaliyetlerinin tamamen Çin’in Türkiye’deki propagandalarına yönelik olduğu, ayrıca, Çin’in Doğu Türkistan’daki baskı, zulüm, etnik ayırımcılık, dini ve ırkı soykırım uygulamalarını sinsice gizlemeye yönelik olduğu kolayca anlaşılmaktadır. Bu sözde Vakıf ve Dernek FETÖ Örgütü’nün yıllardan beri Çin yanlısı ve onun Müslüman Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını kamufle amaçlı ve Müslüman Uygur Türklerine ihanet içerikli uygulamaları için bir aracı kurum olarak hizmet ettiği bilinmektedir.

Hem ABD hem Çin istihbaratı içinde çalışan Cemaatının yayın organlarına verdiği mülakatta şu sözleri sarf etmiştir. ”Çin, Sincan’da, Doğu Türkistan’da Türk diye bir şey yok. Belli bir dönemde Müslümanlaştırılmış Çinliler var” diyerek Çinin resmi tezlerinin savunucusu bir Çin istihbarat ajanı gibi konuşmuştur.

Bugün Çin Fetöcü yapıyla ilişkisini FETÖ’nun Cihan haber ajansı üzerinden değil geçmişte Fetöyle bağlantısı ayyuka çıkmış tipler üzerinden Çin Devlet Radyosu CRI ‘’CRI TÜRK’’ üzerinden yürütmektedir.

Vatan Partısı ve Aydınlık grubu Çinin Doğu Türkistan bağımsızlık hareketini etkisizleştirmek için kullandığı argumanı olan radikal örgütlerle ilişkilendirme tezini Fetöcülükle ilişkilendirerek zemin bulmaya çalışmaktadır.

Türkiye’de Çin yanlısı birçok dernek faliyete bulunmasına rağmen daima Doğu Türkistanlı kardeşlerinin haklı davasını destekleyen dernek ve partilerin bulunması sevindirici Türk Dünyası açısından Bu dernekler daima Uygur kardeşlerinin yanında olan Türk Ocakları, Ülkü Ocakları, Alperen Ocakları, İHH..Siyası Partilerden MHP,İyi Partı,BBP,Saadet Partısı ve AKP içinde Doğu Türkistan davasına duyarlı büyük bir kesim vardır. CHP’ninde bu konuya duyarlı vekillerinin olması sevindiricidir.

Türkiye’de Çin bazı gazetecilere parasal destek vererek Dogu Türkistana götürdü, bir tiyatro sergileyerek,önceden seçilmiş bazı yerleri gösterip, Çin istihbaratı tarafından kontrol edilen bazı kimselerle görüştürülerek, Doğu Türkistan’da bir zulüm olmadığın göstererek endini aklamaya çalıştı.. Çin Yuanıyla beslenen bu sözde gazeteci bozuntuları Çinin yalanlarını anlattılar.

Bu sözde gazeteciler Çinin eğitim kampı dediği Nazi toplama kamplarında Proflerin, Akademisyenlerin, sanatçıların, Sporcuların ne işi olduğunu bunlara neyin eğitiminin verildiğini sorgulamadılar. Halbuki bunlar eğitimli kimselerdi.

Ey Türk Dünyası ! Bugün Çinin Nazi Kamplarına konan 3 Milyon Doğu Türkistanlı senin kardeşin değil mi?

Ey Mankurtlar ordusu! Türk Dünyasının İktidarı ellinde bulunduran siyasileri zorla Çinlilerle evlenmeye zorlanan, ırzlarına geçilen Uygur kızları bizim kız kardeşlerimiz değil mi?

Ey Mankurtlar! kardeşlerini satanlar olarak hatırlayacak sizi Anneleri Babaları çinin Nazı kamplarına konan Çocukları Melek Yuvaları adlı aslında Çinlileştirilerek kültüründen ve dininden uzaklaştırılarak Çinlileştirmeye çalışılan bu yetim Çocuklar Türk Dünyasının yetimleri Çocuklarımız değil mi? ne zaman sahip çıkacaksınız tarih sizi nefretle anacak unutmayın.

Ey Türk Dünyasının iktidarda bulunanları Batı Bölge Teorisi (Çin’in Büyük Türkistan Politikası)dan haberin var mı ? politikaya göre Batı kavramı Merkezi Çin’in batısında olan Doğu Türkistan ve Büyük Türkistan’ı kastetmektedir. Bu politikanın mimarı Çin Halk Cumhuriyeti ordusunda Tuğgeneral olan, Çin Savunma Üniversitesi Rektörü, Çin Halk Cumhuriyeti eski Devlet Başkanı Li Xian Nian’nın damadı Liu Yazhoudur.

Liu Yazhou, Doğu Türkistan başta olmak üzere Büyük Türkistan coğrafyasının Çin için stratejik önemini tarihi ve güncel şartlara göre yorumlayarak, günümüzde Çin Devleti’nin Büyük Türkistan politikasının oluşumuna yön vermektedir.

Yazısında Çinin emperyal amaçlarına yön veren şu ifadeleri kullanıyor

“Çin’in batısı harika bir yerdir. Batı (Doğu Türkistan’ı içine alan Orta Asya coğrafyası)’ya yönelmek bizim için sadece stratejik seçenek değil, aynı zamanda ümidimiz, hatta bizim bu neslin kaderidir. Mükemmel konumu (dünya merkezine yakın) bize güçlü bir motivasyon sağlıyor. Batı’yı, sınır bölgesi olmaktan ziyade ilerlemek için hedefteki bölge olarak görmeliyiz.”

Yazıda yer alan şu bölüm dikkate şayandır:

“Atalarımıza şükürler olsun ki, böyle özel bir toprak kazanıp bizlere bıraktılar. Çin haritasına dikkatle baktığımda, gözlerim uzun sure hep Çin’in batısına (Türkistan’a) dikilip kalıyor. Bazı insanlar Çin haritasını bir horoza benzetiyorlar ama bana göre daha çok bir kartala benziyor. Kanatlarını yayarken, doğuda Pasifik Okyanusu, batıda Ortadoğu’ya kadar kucağına alıyor. Uçarken de bütün dünyayı gagasıyla kaldırıyor. Eğer Doğu onun başı ise, Batı (Doğu Türkistan) uçuş dengesini sağlayan gövdesidir. Denge noktası olmadan o uçamaz. Bu gövde merkezinin konumu son derce mükemmeldir: Geniş arazı ve geniş yaylalar, gökyüzüne yükselen Tanrı Dağları, Altay Dağları ve Altun Dağları. Yerde uzanan Tarım ve Cungar havzaları. İşte bu bizim bildiğimiz “Üç dağ arasında iki havza”. Burası denizlere uzak, Asya’nın kalbine doğru sokulan demir mızrak gibi. Mükemmel ortama sahip bu özel coğrafi birim zaten Orta Asya’nın bir parçasıdır. Amerika Birleşik Devletleri ve Büyük Petro’nun geçmişte kontrol etmek istediği “Orta Asya Koridoru”nun bir bölümü işte burasıdır”

Yazıdaki şu cümleler hem Çin’in gerçek niyetini anlatırken biraz da irkilmemize vesile olur mu acaba:“

Genellikle, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Sincan (Doğu Türkistan) Orta Asya olarak adlandırılır. O (Orta Asya) Tanrının bugünkü Çinlilere lütfettiği en zengin bir parça pastadır.”

Ey Türk Cumhuriyetlerindeki İlgili makamlar Çinin Türk yurtları hakkındakı niyetlerinden haberiniz var mı? eğer uymaya devam ederseniz sizi Çinin kölesi olacak bir gelecek bekliyor. Özellikle Çin kalabalık nufüsünü Sizin topraklarınıza yerleştirerek, demografik yapıyıda değiştirerek tamamen Büyük Türkistanı Çinlileştirmek niyetindedir. Bu proje için Öncellik az nüfuslu Türk Cumhuriyetleri pilot bölge olarak seçilecektır. Kırgızistan ..vs

Ey Türk Dünyası !Doğu Türkistan’da bugün mevcut olan toplama kampları 1949’dan önce veya sonra kurulan kamplardan en önemli farkı belli etnik ve dini gruplara yönelik olması. Komünist dönemde düşman sınıfsal iken şu an etnik ve dini kimliklerinden dolayı insanlar hastalıklı olarak görülüp cezalandırılmasınana dayanıyor.

Bu kamplar Laogai kamplarının mirasına dayanıyor.Kolonyalist Çin devletinin politikalarını yansıtıyor.Türk Dünyasının Çinin zulüm politikasına sesizliği asla unutulmayacaktır. gelecek nesiller bu duyarsızlığı nefretle anacaktır. Türk Dünyasının mankurtlarının mezarlarına tükürecekler , nesilleri devam edenlerin; nesilleri cezadan kurtulamayacak , ajanlar, çakallar sürüsünün.

Kaynakça:

1)Tanrıdağlı Ferhat Kurbanhttp://www.sinoturknews.org/bati-bolge-teorisi-cinin-buyuk-turkistan-politikasi/

2) Tanay Yücel-http://habernida.com/kazakistanda-cine-calisan-mankurtlar-ve-mankurt-stklar/

3)Kaşıkçı Mehmet Volkan-)https://t24.com.tr/haber/toplama-kamplarinin-global-tarihi-ve-dogu-turkistan,785501

Digər xəbərlər
20:58 İnsan bu yaşa çatanda ehtiyatlı olmalıdır
20:50 COP29-da mühüm razılıq əldə olundu
20:48 İlham Əliyevdən Naxçıvanla bağlı yeni qərar
20:47 Prezidentdən hərbi xidmətə çağırışla bağlı - Sərəncam
20:47 Paşinyanın sülh istəyi: Bir aya saziş ola bilər?
20:39 Toy baş tutmasa, nişanda verilən qızıllar geri qaytarılır?
20:38 Avropa yeni böhranla üz-üzədir: qarşısı alınmasa...
20:35 Taxta qaşıqlar görün hansı xətəliklərə yol açırmış