hemle

BEYİN Mİ VÜCUDUN, VÜCUD MU BEYNİN UZANTISIDIR!

Tarix:30-08-2021, 10:27
Baxış Sayı:261

Hasan Barın

Hikayeye göre ünlü Fransız kimyager Antoine Lavoisier, dönemin yobaz bilim
düşmanlarıyla verdiği mücadelede "Bu kelleler hiçbir işe yaramaz!" diye bağırma gafletine düştü. Mahkemeye verildi, sonrasında da yargılanıp ölüme mahkum edildi. Ancak ölümü sırasında bile bilim ve öğrenme aşkıyla yanıp tutuşuyordu.

Bu nedenle asistanlarından bir tanesine, giyotinle yapılacak idamı sırasında kafası kesildikten sonra gözlerini dikkatle incelemesini istedi; eğer ki kafası koptuktan sonra iki defa göz kırparsa, kafanın vücuttan ayrıldıktan sonra da beynin bilinçli faaliyetlerini sürdürebildiğini ispatlayarak bilime katkıda bulunacaktı. İddiaya göre gerçekten de koparılan kafasındaki gözleri gerçekten de iki defa kırptı!
Bu hikayenin değişik bir kaç versiyonu olsa da, Lavoiser'in resmi biyogrofisinde yer alacak kadar bile bilimsel gerçekliği yoktur.
Örneğin Discovery Channel kanalındaki "Giyotin" belgeselinde bir doktor, bu hikayeyi gerçekmiş gibi anlatmıştır. Ancak kendisine ulaşılıp kaynağı sorulduğunda, "Kaynak olarak birarkadaşının anlatımından anımsadığını; arkadaşının ise bir yerlerde okuduğunu ama nerede okuduğunu
hatırlamadığını." belirtmiştir.

Daha ne hikayeler: Birbirini hüsametli iki adamı aynı anda idam etmişler, kafaları aynı
sepete düşmüş, kafanın biri diğerini yanında hisseder hissetmez yanağından ısırarark bir güzel de
kenetlemiş. Ne kadar uğraşılsa da bir türlü iki kafayı ayıramadıklarından iki kafayı da
aynı yere gömmek zorunda kalırlar.

Birinde de sepetteki kafanın sahibine birisi ismini söylemiş, kafadaki gözler, ismini
söyleyen adama uzun uzadıya bakmış. Laf aramız da; kafadaki gözlerin birden adama pörtlek

pörtlek döndüğü andaki adamın kafasındaki yüz halini çok merak ediyorum.
durumdakini çok merak ediyorum. Eminim kafanın sahibinin ismini söylediğine söyleyeceğine pişman olmuştur.

Karadenizli Temel geldi aklıma. Hani fıkralarında nerden, nasıl tanışmışlarsa sürekli bitişik
kardeş gibi, İngiliz, Fransız, İtalyanla gezen şu bizim Temel.
Hatta birinde uçağa binmiş, bir bakmış uçakta İtalyan, Fransız, İngiliz'i gördüğünde; "Ulen gene misiz" diyen Temel.
İtalyan, Fransız, İngiliz bir suç işlemişler, bu suçun karşılığı da idammış. Bizimkileri infaz edilecekleri yere götürülür. O ülkenin kurallarına göre idam edileceği meteryalin tercih hakkı verilirmiş; ip mi, iğne mi, giyotin mi? Fransız memleketinde kullanıldığından kendine yakın bulduğundan mı ne, giyotin
demiş. Olacak ya, tam idam edilirken giyotin çalışmamış. O ülkenin kuralına göre bu kutsal işaret olarak algılanır, kişinin masumiyetini de belgelediğinden o insan affedilirmiş. Fransız affedilir. Sıra İngiliz'e gelir, olayı gören İngiliz de giyotin der, onda da giyotin çalışmaz, o da affedilir. Olayları gören İtalyan safmı;
o da giyotin der ve o da kafası boynunun üstünde elini kolunu sallaya sallaya gider. Sıra bizim Temel'e gelir. Ona da hangisini istiyorun diye sorarlar. Bizim Temel kendinden emin ve rahat bir biçimde:
"Giyotin çalışmıyor, mecburen ya ipi yada iğneyi seçeceğim" der.
Boynumuzun üstündeki fazlalık değil ama bizde böyle, suçumuz varsa çekeriz arkadaş!

Samimiyetimle söylüyorum;
Bilim bir tarafa, ben şahsen bu olayların gerçekliliğini sırf işime geldiği için destekliyorum.

Ben ne vücuttan ayrılan beyinin durumunu; ne de beyinden ayrılan vücudun durumun merak ediyorum.
Benim asıl merakım; Dünya'daki bütün dilleri öğrenme ve kütüphanelerdeki kitapların bilgisini öğrenip depolama
kapasitesi olan bu mucizevi makinanın;
bilgiyle doldurmadan, sorgulamadan, bilgisizliğini bilgi zannederek boynunun üstünde aksessuar gibi taşınması.
Çok kaliteli bir araba alıp hiç kullanmamak gibi birşey. Var ama yok hükmünde.
Böyle bir durumda kafatasının içinde ağırlık olarak taşımakla, boynun üstünde durmamasının pratikte bir
farkı kalıyor mu sizce?
Olur mu öyle şey demeyin!
Oldu, oluyor ve olmaya da devam edecek!
Çağımız, bilginin kolayca ulaşıldığı bilgi çağı değil mi?
Ben bu çağda, Dünya'nın uydusu Ay'ın bir tane değil dört tane olduğunu savunan insan tanıyorum.
Savunması da basit, madem bir taneymiş, niye otuz gün içerisinde dört değişik şekilde görülür müymüş,
madem bir tane olan farklı şekilde görünebilirmiş, ben de bir taneymişim otuz günde dört şekilde görünürsem inanacakmış hadi bakalım görünebilecek miymişim!
Gayet mantıklı bir mantıksızlık. Buyrun cevap verin. Sizi bilmem de ben cevap veremedim.
Bakın bu da başka bir bilim, düşünme katline örnek:
Dünya aslında düzmüş, inanmayan baksın bak her taraf dümdüz görülüyormuş. İkna için denizden gelen bir geminin
dumanı, sonra direği, sonra bacası görülür klasik gemi örneğini mi verdiniz.
O kişinin bunu savuşturması da çok basit: Bulunduğum yerde deniz yok, denizin olduğu yere kadar gidip; sırf ben
haklı çıkacağım diye akşama kadar denizin ucunda gemi gelecekte direğini göreceğim diye bekleyemem.
Uydu fotoğrafları mı dedin, kendi çekildiğin fotoğrafta kendini tanıyamıyorsun; kandırıyorlar seni o Dünya fotoğrafları
çekilirken orada sen de var mıydın?
Haklı, kendi bulunduğum fotoğrafta bazen kendimi tanıyamıyorum, Dünya fotoğrafları çekilirken de yoktum!
"Yerçekimi kanunu başka bir kanunla ortadan kaldırılacak ne diyorsunuz" sorusuna; "bence çok iyi olur" diyeni
kulaklarımla duydum. Bunu Isaac Newton duysa hiç üşenmez mezarında ters döner.
O mücizevi bilgi kasası, bazıları için her gün yaptığı bin dört yüz gramlık hafif ağırlık taşıma sporunu yapmayı sağlayan bir aparattan ibaret.
Bu insanlarla yapacağınız en kafa yorucu bilimsel tartışma; hamamböceğinin gözüne hamamda sabun kaçar mı kaçmaz mı
olmalı!
Ha şunu söyleyeyim, bu konuda bile kazanma şansınız yok. En iyisi; ilk önce onu dinleyin, sonra onun söylediğine
katılın.

Nasıl olsa sorun sizin değil hamamböceği ile sabunun sorunu!

Sağlık huzurla kalın!

Digər xəbərlər
14:43 Bu gün ədliyyə işçilərinin peşə bayramıdır
14:38 Alimlər vaxtı müəyyən etmək üçün yeni üsul təklif etdi: Zaman ölçüsünü kim yaradıb?
14:35 Hazırlıq başladı: Ermənistan ehtiyatda olan zabitləri bu tarixdə toplayır
14:33 Xəbərdarlıq edildi: 30 milyon insan ölə bilər - Ən çox bu ölkələr zərbə alacaq
14:31 Qazaxın işğaldan azad olunan kəndlərində hazırkı vəziyyət necədi?
14:28 Putin Qərbi yenə də aldatdı: Kiyevə nüvə zərbəsi gözləyirdilər, amma...
10:00 İrəvandan Bakıya göndərilən "strateji saziş"in detalları: Nikolun planı nədir?
09:57 Qanunsuz tikinti işləri aparanların NƏZƏRİNƏ